11 Eylül 2012 Salı

Seul Hakkında..

Şimdi Kore deyince aklımıza ilk gelen şeylerden biride Seul. Ee sonuçta oppalarımız, unnilerimiz, ahjummalarımız ve ahjushilerimizin çoğu bu şehirde ...  (Ben sadece oppalarımı saymaya kalksam konu dağılır gider. Oppalarımın hayatını anlatıveririm valla :)) Madem sevdiklerimiz bu şehirde bizimde bu şehir hakkında birkaç şey bilmemiz lazım :)) Bu başlık altında size kısaca Seul'ü tanıtacağım :)

GENEL BAKIŞ OLARAK;
Bu güzel şehrimiz Güney Kore'nin başkenti olup Kuzey Kore'nin 50 km güneyinde, Güney Kore'nin de kuzeybatı yönünde yer almaktadır. Ülkesinin en kalabalık kenti, aynı zamanda Dünyanında en kalabalık kentlerinden birisidir. (Eh, bütün oppalarımız orada, sizce de kalabalık olması normal değil mi ;) )Nüfusu ise 10 binin üzerindedir (2009). Seul (서울) aynı zamanda Kore dilince Başkent demektir.
Çok sayıda dağ zirvesiyle çevrili olan ve doğal bir havzada bulunan başkent, Hangang Nehri tarafından iki eşit parçaya bölünür. Bu kentte antik ve modern, geleneksel ve moda yan yana durmakta ve mükemmel bir armoni oluşturmaktadır. Sağlıklı ve gür bir doğayla bütünleşen bu armoni, her yıl kente akın eden milyonlarca turistin Seul'e hayran kalmasının en önemli sebebidir.
Son zamanlarda şehir merkezinde batılılaşma başlasa da hala köylerinde Kore Geleneksel Kıyafetleri (Bu kıyafetlere Hanbok deniyor) giyenlere rastlanmaktadır.


KORELİLER NE YER?


Kore Mutfağı kendine özgü, zengin bir mutfaktır ve Kore halkı geleneksel yeme alışkanlıklarını günümüzde de korumaktadır.
Koreliler genellikle üç öğün yemek yerler. Kırsal kesimde halk sabah kahvaltısında pirinç, çorba ve kızartma yer. Bugünkü Kore'de şehir yaşamında kahvaltıda süt ve ekmek yenir. Korelilerin öğle yemekleri çok hafiftir. Bu öğünde genellikle pirinç makarnası veya kızarmış pirinç yerler. Akşam yemeğinde ise. çorba, pirinç, et ve balık kızartmaları yenir. Koreliler bir öğünde pek çok çeşit yemek yerler. Çorba ve pirincin yanında çeşitli yan ve ana yemek yer alır. Ayrıca bu yemeklere özel bir de masa düzeni vardır. Eskiden erkeklere yemek servisi yapılırken yemekler küçük masalara konulurdu. Her erkeğin kendine özgü yemekleri vardı ve onlara bu özel yemekler tek tek hazırlanırdı. Şimdi de yine masaya yemekler Batı'da olduğu gibi sırayla tek tek getirilmeyip, hepsi birlikte masanın üzerine konur. Yemek yiyenin önünde, çorbası, yanında da kendi sevdiği diğer yiyecekler yer alır. Bu yiyecekler, acı turşu, balık, kırmızı sebze, yeşil sebze ve soya sosudur. Tabii yanında da temel yemekler bulunur. Temel yemek genelde dumanı tüten bir yahni ya da Prugoki gibi çok ince kesilmiş et kavurmalarıdır.

Bir çoğumuz biliyoruz ki Koreliler büyüklerine karşı çok saygılılar. Saygıyla ilgili az önce bulduğum bir bilgiyi paylaşmak istiyorum.

Sofrada önemli kurallar:

- Sofrada öksürmek veya hapşırmak yakışık almaz. 

- Sofra’daki en yaşlı kişi yemek yemeye başlamadan kimse başlamaz. 
- Çubuklar ve kaşık hiçbir zaman aynı anda kullanılmaz. 
- Çubuklar masadaki en yaşlı kişi çubuğunu bırakana kadar bırakılmaz. 
- Sol el ile yemek yemeğin inceliğini bozar. 
- Yemek yerken şapırdatmak ve tabak, kaşık vs. kullanırken ses çıkarmak yakışıksızdır. Ama çorbayı höpürdeterek içmek normaldir (çorba sıcak servis edildiği için), yemek üfleyerek soğutulmaya çalışılmaz. 
- Pilav veya çorba servis edildikten sonra karıştırılmaz. 
- Herkesin kullandığı tabaklarda yemeğin en güzel yerleri seçilerek yemek karıştırılmaz.
- Yemek yeme temposu sofradaki diğer kişilere göre ayarlanmalıdır. Sofradakiler kendilerini daha çabuk veya daha yavaş yemek mecburiyetinde hissetmemelidirler. (ben yavaş yemek yerim mesela, masada hızlı yiyen birisi varsa yandım :S )
- Kurallara göre, su içerken yaşlılara bakılmaz. 
- Herkesin kendi porsiyon pilavını bitirmesi gerekir (eskiden pilav sadece zenginlerce yendiği ve bu yüzden değerli olduğu için.) 

Eskiden sofralar yemek sırasında sessizdi. Günümüzde ise, insanlar yemekleri birbirleriyle konuşmak için kullanırlar ve bu yüzden bu kural geçersizdir. 









Aynı zamanda Kım Chi dedikleri bir turşu gibi bir şey var. Her yemeğin yanında Kım Chi yemeye bayılıyor Koreliler. Her çeşidini de yaparlar. Sofranın olmazsa olmasıdır yani :)  Resimde de tam önümüzde duran tabaktaki de Kım Chi yanılmıyorsam :)


Bu da arkadaşımın sofrasından Kım Chi :))


Birde en çok yedikleri arasında Ramen var. Çok kolay ve lezzetli. (Açıkçası hiç yemedim. Ama izlediğim dizilere bakılırsa çok iştahlı yiyorlar. Pişer pişmez sıcak olmasına rağmen başlıyorlar yemeğe. Bu insanların hiç mi dili yanmaz yaa :)) bir de o sıcak tencereyi tutup suyunu içiyorlar... Cidden merak ediyorum tadını falan... En kısa zamanda yapmayı planlıyorum. )  



işte buda Ramenimiz :)) Koreli arkadaşıma rameni merak ettiğimi ve Türkiye'de satıldığını söyledim. Arkadaşım çok şaşırdı. "Nasıl olur? Ramen çok baharatlıdır!" uyarısında bulundu. Ben cevap verirken bir taraftan da güldüm. Ve ona bizim çiğ köftemizi, Adana kebabımızı anlattım. Mesela ben hala çiğ köfteyi yerken ağlarım ama yinede yerim. :) Ramen ne ki bizim çiğ köftemiz yanında ;)
Bu arada ramenin Migros'ta satıldığını duymuştum. Eğer tadını merak ediyorsanız şöyle geçerken uğrayın Migrosa :) hem yanında çubukta veriliyormuş. Sadece alırken içinde neler olduğuna dikkat edin. Bazıları domuz etiyle yapılıyormuş. Tabii ne kadar doğru bilmiyorum. Bazı yerlerde domuz eti olabilir, bazı yerlerde ise ülkemize onlardan gelmiyor diyorlar. Bence dikkatli olmakta fayda var :)
Bu ramen evde de yapılabilir. içinize kurt düşsün istemiyorsanız evde rahatça yapabilirsiniz :)




MALZEMELER:
Yağ
Tuz
Baharatlar
Domates(rendelenmiş)
Kabak(rendelenmiş)
Biber
Salça
Tavuk Suyu
Makarna (Spagetti makarnaları)

YAPILIŞI

Tavuk Suyunu Kaynatıyoruz. Makarnaları kaynamış tavuk suyuna ekliyoruz. Kaynamış tavuk suyundan biraz bir kaseye koyuyoruz salçayı eklıyoruz ve salçayı eritiyoruz. Salçayı ekliyoruz ve makarnayı karıştırıyoruz. İlk olarak Kabak ve Biberimizi sıvı yağ bulunan tavaya atıp pişiriyoruz . Daha sonra dometesleri ekleyıp pişiriyoruz. Sebzeleri Ramenimize ekliyoruz. Karıştırıyoruz. Baharatlarımızı ekliyoruz.Baharatlar Pul Biber kekik karabiber nane olabilir Ben ayrıyeten kore biberi ekledim bu aynı pul biber gibi cekılmış oluyor ama yeşil kore malzemeleri satan yerlerde var :) İyice pişiriyoruz :)

bunu bir sayfadan aldım :) Resimli yapımı vardı ama ben sadece yazıları aldım. :) buradan o arkadaşa da çok teşekkür ediyorum :)

Son olarak Güney Kore'de eğitim ...

EĞİTİM HAKKINDA...

Eğitim sistemi: tek yönlü 6-3-3-4 yıllık sistem
Zorunlu eğitim: altı yıl ilkokul ve üç yıl ortaokul olmak üzere dokuz yıl zorunlu eğitim
Okul sömestirleri: ilk sömestir Mart’tan Ağustos’a, ikinci sömestir Eylül’den Şubat’a kadar
Tatil: yaz tatili – Temmuz’dan Ağustos’a, kış tatili Aralık’tan Şubat’a kadar..

Koreliler eğitime çok önem veriyor. Koreli arkadaşlarımdan biri lise öğrencisi ve gece 2'ye kadar okulda kaldığını söyledi. Ben tabii şok oldum. Ders çoktan bitmiş ama kendisi kütüphane de ders çalışıyormuş. Neden bu kadar geç kalıyorsun diye sorduğumda 'İyi  bir üniversite için çalışmam lazım'diye cevap verdi. Orada üniversite için çok çalışmak gerekiyor. Zorlu sınavlar oluyor ki bu sınavlar saatlerce sürüyor. Sınava battaniye ile girene bile rastlanıyor. Sınav çok uzun süreceği için sınava girenlerin rahatlığı için yanlarına istediklerini alabiliyorlar. 
Ha birde o sınava girdik, çok iyi derece yaptık istediğimiz üniversiteye girebileceğiz diye pek sevinemiyoruz çünkü mülakatlarda hocaların dikkat ettiği şeylerden biri de 'güzellik'... Nede olsa boşuna estetikler cenneti demiyorlar yani... Üniversite mülakatlarına gidecek olursanız güzelliğinize dikkat edin ;)
Onun dışında üniversiteli bir arkadaşımında sosyal hayatı felç durumda. Bu yüzden çok sık konuşamıyoruz. bende bu süre içinde üniversiteleri sordum o da çok zor olduğunu söyledi. sabah 6'dan gece 11'e kadar okulda kalıyormuş bu arkadaşta. Dolayısıyla yoruluyorlardır.


Bu da arkadaşımın gittiği liseden bir fotoğraf ;) Ben merak ettiğimi söyleyince o da kendi çektiği fotoğrafları gönderdi. Ayrıca kendisi fotoğraf çekmeye bayılır :) yolladığı fotoğraflar o kadar güzel ki... 
Ve okul, okul değil orman sanki... Harika bir manzarası var! Okulum böyle olacak ve devamsızlık yapacağım ha? haha gerçekten çok komik olur :) Hasta olsam bile gelirim böyle okula :) 


Aahh, ah diyorum sadece ^^


Okulundaki gösteriden bir kare :)) 
Bu arada arkadaşım kız lisesnde okuyor. Yani bizdeki Kız meslek liseleri gibi. Ama en çok şaşırdığım kütüphanelerin 24 saat açık olduğu ve bilgisayarlardan yararlanabildikleriydi. Bizim okulda bile dersin yoksa bilgisayar sınıfına girmek yasak. Onlar ise gecenin 1'inde 2'sinde internete girebiliyorlar okullarından.

O saatte okuldan eve nasıl geliyorlar diye merak ediyorsanız söyleyeyim:
Seul'de yollar çok güvenlidir. Gece 3'te bile çıksanız, dışarıda rahatça gezebilirsiniz. Güney Kore'de suç oranları oldukça düşük. Hatta hemen hemen hiç yok.(al işte Kore'ye gitmek için bir neden daha :))  Bu yüzden polislerde insanlara yardım etmek için çalışır. Ne güzel değil mi? Keşke bizim ülkemizde böyle olsa. Hatta bütün dünya böyle olsa...


Yazdıklarımdan dolayı üniversite konusunda korkmuş olabilirsiniz. Ben bunları okuduğumda büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Ama oturup her şeyi mantıklıca düşünüce aslında 'imkansız' olmadığını fark ettim. Eğer sizde bizim gibi üniversiteyi Seul'de okumayı düşünüyorsanız canınızı sıkmayın :) Eğer gerçekten istiyorsanız, elinizden geleni yapın o zaman karşınızdaki duvarlar yıkılır ve size köprü olur ;) 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder